çin'de 500 çocuğu tutmuş F1'e götürmüşler. hayırsever marlboro da hepsine birer turuncu ceket dağıtmış ne küsel!
20080831
ilkokul bebelerine marlboro olmuş sponsor!
Gönderen PopRezistans! zaman: 15:51 0 yorum
Etiketler: oha, tımarhane ekonomisi
toroğlu farkı, suça teşvik
Erman Toroğlu Partizan-Fenerbahçe maçındaki bir hadiseyi yorumluyor!
"Bu Sırplar enteresan tipler. Basın tribününde 10 kadar gazeteci var. Partizan frikikten golü atınca ayağa kalkıp sevindiler ama bağırarak dönüp sol taraftaki Fenerbahçe tribünlerine orta parmaklarını gösterince ortalık karıştı. Onlar Türkiye’yi herhalde İngiltere ve Almanya ile karıştırıyorlar. Türkiye’den iki tane İngiliz’in ölüsünün gittiğini herhalde onlara kimse söylememiş olsa gerek."bağcık
20080830
20080829
daniskasından bi çevreci
garip bi başbakanımız var. sağolsun ciddiye alıyor çevrecileri. "çevreciler boş zamanlarını dolduruyor. asıl çevreci benim. ben çevrecinin daniskasıyım" dedi. penguen de böyle hicvetmiş olayı. peki olay neymiş? işte olay burada.
Gönderen PopRezistans! zaman: 22:32 0 yorum
Etiketler: kuresel isinma, politikıl kritikıl
20080828
fettoş şirinler
Şirinleri rahat bırakmıyoruz. Alaman Yayın Kurumu Deutche Welle Türkiye'deki bazı islami tv kanallarının Şirinler çizgi filmini "Müslüman Şirinler"e uyarladığına dikkat çekmiş. Örnekler şöyle:
"Şirin Baba’nın cuma namazına gitmesi, "laylaylaylay" nağmelerinin de "La ilahe illallah, Allahü ekber"e dönüşmesi, Şirinler arasında ’Allah rahatlık versin’ repliklerinin kullanımı v.s. Deutche Welle 'nin haberinde şirinlerin komünist bir yaşam biçimini temsil ettiği de vurgulanmış.
"Şirin Baba’nın cuma namazına gitmesi, "laylaylaylay" nağmelerinin de "La ilahe illallah, Allahü ekber"e dönüşmesi, Şirinler arasında ’Allah rahatlık versin’ repliklerinin kullanımı v.s. Deutche Welle 'nin haberinde şirinlerin komünist bir yaşam biçimini temsil ettiği de vurgulanmış.
enformasyon pasifliği
“İletişim kuramcısı Neil Postman, ‘Televizyon: Öldüren Eğlence’ adlı kitabında, ‘gelecek tasarımları’ karamsar olan iki düşünür-romancıyı (Orwell ve Huxley) karşılaştırır ve günümüz dünyasının Orwell’i değil, Huxley’i haklı çıkardığını söyler...alıntı gazeteci alper görmüş'e ait. Yağmur halinde gelen enformasyonun, ona maruz kalanlarda “duyarlılık”tan çok “konudan kaçma”ya yol açtığına ilişkin pek çok araştırma varmış. Hakikaten, ergenekonla ilgili bunca enformasyon konuya olan ilginin önce bulanıklaşmasına sonra da yitmesine neden olabilir mi? Düşünmek lazım kardeşlerim. Soruşturma hakkında zaten "salata" izlenimi varken iyi gazeteci haberi bamya ayıklar gibi ayıklayıp sunmalı. sonra ortaya yapış yapış sulu bir şey çıkmasın!
“Neydi iki romancı arasındaki temel fark? Orwell, gelecekte toplumların ‘yasaklar ve enformasyonsuz bırakma’ marifetiyle denetim altında tutulacağına inanıyordu... Huxley ise ‘Bizi pasifliğe sürükleyecek kadar enformasyon yağmuruna tutacak olanlar’dan korkuyordu.
“Postman, şöyle özetler durumu: ‘Orwell hakikatin bizden gizlenmesinden, Huxley hakikatin umursamazlık denizinde boğulmasından korkuyordu...’
bağcık
Gönderen PopRezistans! zaman: 03:31 0 yorum
Etiketler: engerekon, medya, politikıl kritikıl
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)